İsrail’in en uzun süre görevde kalan başbakanı Binyamin Netanyahu, siyasi hayatının en kritik dönemlerinden birini yaşamaktadır. Dört yıl boyunca gündemi meşgul eden yolsuzluk davasında ilk kez ifade vermek amacıyla Tel Aviv’deki mahkemeye giden Netanyahu, yalnızca kendi siyasi geleceği için değil, aynı zamanda İsrail’in hassas siyasi dengeleri açısından da büyük bir sınav vermekte.

Netanyahu mahkeme salonuna girdiğinde, onu bekleyen iki farklı manzara vardı: Bir tarafta destekçileri, onu “İsrail’in koruyucusu” olarak selamlayarak karşılarken, karşısında ise Gazze’de Hamas tarafından rehin tutulan kişilerin serbest bırakılmasını isteyen öfkeli bir kalabalık bulunmaktaydı.


'SİYASİ BİR SUİKAST'

Duruşma, Netanyahu’nun zengin iş insanlarından aldığı lüks hediyeler ve medya patronlarına sağladığı iddia edilen avantajlar karşılığında lehine haber yaptırma suçlamaları etrafında şekilleniyor. Rüşvet, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma gibi ciddi suçlamalarla yüzleşen Netanyahu, bu davayı bir “siyasi suikast” olarak tanımlıyor.

Mahkeme sürecinde yaptığı açıklamada “Bu dava, İsrail demokrasisine yönelik bir saldırıdır. Halk tarafından seçilen temsilciler yerine, siyasi amaçlı soruşturmalarla yönetilmek isteniyoruz” şeklinde ifadeler kullandı.

HAFTADA ÜÇ KEZ İFADE VERECEK

Duruşma, Gazze’de devam eden savaşın gölgesinde gerçekleştiriliyor. Hamas’ın 7 Ekim 2023’teki saldırılarından sonra İsrail, Gazze’ye yönelik kapsamlı bir askeri harekât başlatmıştı. Netanyahu’nun hükümeti, savaş stratejisiyle uluslararası kamuoyunda ve İsrail içindeki siyasi arenada ciddi eleştirilere maruz kaldı. Ancak Netanyahu, uluslararası baskılara rağmen savaşı destekleme kararlılığını sürdürüyor.


Netanyahu, savaşın başlangıcından bu yana ifade vermekten kaçınmayı başarmış olsa da, geçtiğimiz hafta mahkeme, davanın daha fazla ertelenemeyeceğine hükmetti. Bu nedenle Netanyahu, artık haftada üç kez mahkemeye çıkmak zorunda kalacak.

ULUSLARARASI BASKI ARTIYOR

Netanyahu’nun karşılaştığı zorluklar yalnızca iç siyasetle sınırlı kalmıyor. Geçtiğimiz ay Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC), Gazze’de işlenen savaş suçları iddiaları nedeniyle Netanyahu, eski savunma bakanı Yoav Gallant ve bir Hamas lideri hakkında tutuklama emri çıkardı. Bu karar, birçok ülkenin Netanyahu’ya ilişkin tutumunu sertleştirirken, aynı zamanda İsrail’in uluslararası imajına da zarar verdi.

GÖREVDEYKEN YARGILANAN İLK BAŞBAKAN

Netanyahu, böylelikle İsrail tarihinin görevdeyken yargılanan ilk başbakanı olarak kayıtlara geçti. Ancak bu durum, onun İsrail siyasetindeki etkisini azaltmadı. Yıllardır İsrail siyasetine yön veren bir figür olan Netanyahu, bu davanın kendi kariyeri ve İsrail’in geleceği açısından bir dönüm noktası olacağını biliyor.

Duruşma, Netanyahu’yu suçsuz bulanlar ile onu ülkenin en büyük sorunlarından biri olarak görenler arasında yeni tartışmalara yol açacak gibi görünüyor. Gazze’de devam eden savaş, uluslararası baskılar ve içerideki siyasi gerginlikler, Netanyahu’nun bu süreçten nasıl bir sonuçla çıkacağı konusunda merak uyandırıyor. Ancak bir gerçek var ki, bu dava sonrasında İsrail’in iç siyasi yapısı asla eski düzenine dönmeyecek.