Çağımızın hastalığı olan kanser birçok çeşitleri ile karşımıza çıkıyor. En çok görülen kanser türleri arasında mide ve kolon kanserleri de yer alıyor. Bu kanser türünün ortaya çıkmasında beslenme şekli önemli rol oynuyor. 1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle Biruni Üniversitesi Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Barış Yılmaz, sindirim sistemi kanserlerinden mide ve kolon kanseri hakkında açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Yılmaz, mide ve kolon kanserinde erken teşhisin son derece önemli olduğuna işaret ederek, en önemli teşhis yönteminin endoskopi ve kolonoskopi olduğunu vurguladı.
Mide ve kolon kanseri belirtilerinin benzer olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz, sözlerini şöyle devam etti: "Kilo kaybı en sık görülen belirtiler arasında yer alıyor. Kansızlık, bulantı, kusma, iştahsızlık gibi belirtileri de bulunuyor. Kolon kanserinde barsak tıkanıklığına bağlı olarak kabızlık, ishal, karın ağrısı, kilo kaybı gibi belirtiler söz konusu olabilir. Bu şikayetleri olan hastaların bir uzmana danışması büyük önem taşıyor".
"Düşük lifli yiyeceklerle beslenmek kolon kanseri riskini artırıyor"
Prof. Dr. Yılmaz, beslenme bozuklukları ve kent yaşamının sindirim sistemleri kanserlerinde önemli bir risk faktörü olduğunu belirterek, "Beslenme bozukluğuna bağlı gelişen kilo alımı özellikle kentlerde yaşayan insanlarda önemli bir sağlık sorunudur. Obezitesi olan hastalarda da özellikle kolon kanseri sıklığında bir artış görüyoruz. Aynı zamanda düşük lifli yiyeceklerle beslenmek kolon kanseri riskini artırıyor. İşlenmiş gıdalarla beslenen, yeterince meyve, sebze tüketmeyen toplumlarda da kolon kanseri riski fazladır" ifadelerini kullandı.
"En sık görülen sindirim sistemi kanserleri, mide ve kolon kanseridir"
Sindirim sistemi kanserlerinin geniş bir yelpazede incelendiğini belirten Prof. Dr. Yılmaz, "En sık görülen sindirim sistemi kanserleri, mide ve kolon kanseridir. Mide kanserinde en önemli teşhis yöntemi, üst gastrointestinal sistem endoskopisi olarak adlandırılan işlemdir. Hem tanı hem de tedavi yöntemi olarak kullanmaktayız. Kolon kanserinde ise en önemli tanı ve tedavi yöntemlerinden bir tanesi de kolonoskopik yöntemlerdir. Bu işlemle hem tanı hem de tedavi imkanımız bulunuyor" diye konuştu.
Hastaların pandemi nedeniyle kontrol ve tedavilerini aksatabildiklerinin altını çizen Prof. Dr. Yılmaz, "Bu konuda şikayeti olan hastalar veya kanser için yüksek risk grubundaki hastalar koronavirüs korkularından dolayı kontrollerini aksatıyorlar. Hastaların tedavilerini aksatmamalarını tavsiye ediyorum" dedi.
Prof. Dr. Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: "Mide ve kolon kanserlerinde erken teşhis son derece önemlidir. Hastalar özellikle pandemi döneminde endoskopi ve kolonoskopi işlemlerini geciktirebiliyorlar. Doktora geç başvurarak bu durumu ihmal edebiliyorlar. Endoskopi ve kolonoskopi ile tümörlerin erken evrede saptanması ve tümör gelişmeden önce poliplerin temizlenmesi mümkün olmaktadır. Kolonskopik ve endoksopik işlemler geciktirildiğinde tümör ve kanser hastalığının evresi ilerlemekte ve böylelikle endoskopik yöntem ile tedavi mümkün olmamaktadır. Hastalığın ilerlemesi durumunda ise cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi gibi tedavi yöntemlerine geçiliyor. Bazı hastalarda ameliyat ihtimali olmayabiliyor. Bu nedenle hastalarımızın özellikle pandemi döneminde şikayet olmaksızın endoskopi ve kolonoskopi işlemlerini aksatmamalarını tavsiye ediyorum".
Mide ve kolon kanserinin daha çok 50 yaş ve üzerindeki yaş grubu hastalarında görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı: "Son zamanlarda bu hastalık 50 yaş altındaki yaşlarda da görülebiliyor. Hastalarımızın endoskopi ve kolonoskopi işlemlerinden ağrı, acı gibi durumlardan dolayı çekindiklerini biliyoruz. Ancak günümüzde endoskopi ve kolonoskopi işlemleri, anestezi altında yapılan düşük riskli işlemlerdir. Hastalarımızın bu konuda çekinmelerine gerek yok".