Elazığ İş Kadınları Derneği (ELİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Yasemin Açık, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, şiddetin önüne geçmenin en etkili yolunun toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak olduğunu ifade etti. Türkiye’nin cinsiyet eşitsizliği alanında 156 ülke arasında 133’üncü sırada olduğunu hatırlatan Açık, “Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve kadına yönelik şiddeti önlemek için her yaş grubu ve sosyo-ekonomik kesime uygun eğitim ve rol model uygulamaları oluşturmalı, hukuki düzenlemeleri vakit kaybetmeden hayata geçirmeliyiz” dedi.
Kadına yönelik şiddet dünya genelinde var olan en büyük insan hakkı suiistimalidir. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) bu yıl açıkladığı bir rapora göre kadınların üçte biri, yaşamlarının herhangi bir döneminde fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalıyor. Üstelik bu araştırma 2010-2018 yılları arasını kapsıyor ve Covid-19 döneminde yaşanan karantinalarda şiddetin daha da arttığına dikkat çekiliyor. Birleşmiş Milletler tarafından 1999 yılında kabul edilen 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla bir açıklama yapan Elazığ İş Kadınları Derneği (ELİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Yasemin Açık, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin şiddeti körüklediğine dikkat çekerken, bu konudaki çözüm önerilerini de paylaştı.
“Kadın güçlenirse toplum güçlenir, şiddet ortadan kalkar”
Şiddeti önlemenin, toplumsal refahın ve kalkınmanın yolunun, toplumun yarısını oluşturan kadınların güçlenmesi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yasemin Açık, “Kadın güçlenirse toplum güçlenir, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ortadan kalkar. Ancak maalesef ülkemizde kadının toplumdaki yeri, sağlığı ve statüsü özlenenin ve olması gerekenin çok gerisindedir. Dünya Ekonomik Forumu’nun her yıl yayınladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nin 2020 yılı sonuçlarına göre cinsiyet eşitsizliği alanında 156 ülke arasında 133’üncü sıradayız. Ekonomiye katılım ve fırsat eşitliği kategorisinde 140’ıncı, iş gücüne katılımda 137’nci, eşit işe eşit ücrette 95’inci, eğitim olanaklarına erişimde 1O1’inci, sağlıkta 85’inci ve siyasi yaşamda temsilde 114’üncüyüz. Bu endeksin üst sıralarında yer almadan yani toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayarak kadının sosyal, ekonomik, siyasal ve kültürel alanlar gibi yaşamın tüm alanlarında etkin ve yetkin bir şekilde yer almasını ve kadının çok yönlü güçlenmesini sağlamadıkça şiddetin önüne geçmemiz son derece zor” dedi.
“Şiddeti önlemek için toplumsal zihniyet dönüşümünü sağlamalıyız”
Prof. Dr. Yasemin Açık, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik önerilerini ise şu şekilde sıraladı:
1. Kadına yönelik şiddeti önleyici ve şiddeti uygulayan kişiye ağır yaptırımları olan hukuki düzenlemeler ve politikalar oluşturmalıyız.
2. Kız ve erkek çocuklarını yetiştirirken, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı ve kız çocuklarına yönelik ayrımcılığı ve şiddeti önleyici bir anlayış ve yaklaşım içinde olmalıyız.
3. Kadına yönelik şiddeti önlemek için; toplumsal cinsiyet ve fırsat eşitliğini önceliklendiren, toplumsal zihniyet değişimi ve dönüşümünü sağlamalıyız. Bu kapsamda kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve medyanın iş birliği içerisinde, her yaş grubu ve sosyo-ekonomik kesime uygun eğitim ve rol model uygulamalarını hayata geçirmeliyiz.
4. Erkek üstünlüğüne dayalı ayrımcılığı önlemek için haklar temelinde bir eşitlik ilişkisi geliştirmeli; çalışma süresi, eğitim, eşit ücret, yükselme ve karar mekanizmalarına katılım gibi alanlarda liyakati esas almalıyız.
5. Tüm bunların gerçekleştirilmesi için hukuksal anlamda yasa ve yönetmelikleri devreye almalı, gerekli denetimleri ve yaptırımları artırmalıyız.
Prof. Dr. Açık sözlerini, “Toplumsal cinsiyet eşitliğine gönül vermiş kadın ve erkekler ile birlikte kadına yönelik her türlü şiddetin önüne geçebileceğimize ve toplumsal refaha ulaşacağımıza yürekten inanıyorum” diyerek tamamladı.